Tarih Bilimin Temelleri:


İnsanlık var olduğu ilk günden bu yana sahip olduğu her şeyi merak etme arzusuna
borçlu. Zaman içinde farklı ihtiyaçların doğması ve bu ihtiyaçları en hızlı ve pratik şekilde
çözüme ulaştırma arzusu ve azmi belki de dünya da teknoloji ve gelişmişliğin bu seviyede
olmasının en önemli sebebidir. Fizik, kimya, geometri ve matematik gibi birçok bilim dalı
insanın merak etme arzusu ve ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmıştır.

Lâkin herhangi bir alanda veya konuda devamlılığın gelişimin en önemli etkenlerinden biri de devamlılık ve bir önceki nesle ait yapıları ve eserleri bilmekten geçer. İnsanlık her daim geleceğe yönelik hareket etse de geleceğe en iyi şekilde gidebilmenin yolunun geçmişten gelen birikimin ve eserlerin en iyi şeklide incelenmesi ve geleceği oluştururken bu birikimden en iyi şekilde faydalanması gerektiğini unutmamalıdır.


Fizik, kimya ve daha birçok alan gelişimde çok önemli bir yol tutsa da tüm bilimlerin
birikimini geleceğe aktaran bilim dalı olan tarih tüm insanlık için tartışmasız bir şekilde en
önemli bilim dalıdır. Bu sebepledir ki tarih bilimi ile iç içe olan insanlar toplum içerisinde
oldukça önemli konuma sahiptir. Bu durum statü anlamında oldukça iyi gözükse de aslında bu kişilerin taşıdıkları sorumluluk oldukça büyüktür. Zira bu insanların ortaya çıkardığı bir bilgi iyi dayanağa sahip olmaması ve bu bilginin toplum içinde toplum içinde yayılması önü
alınamaz bir bilgi kirliğine yol açabilir. Bu sebeple tarihsel araştırmanın doğruluğu ve
dayanakları çok önemli bir yer tutmaktadır.

Tarihsel araştırmanın doğruluğu nasıl sağlanır? Tarih biliminin atası olarak kabul
Herodot’un “Tarih” eserinin tenkitinde de söylendiği gibi amaç geçmişi unutmamak ve
araştırmacının düşünce yapısı ne olursa olsun olanı en objektif şekilde aktarmak bir tarih
bilimcinin araştırmalarını yaparken unutmaması gereken en önemli husustur.


Tarihsel Araştırmada Dikkat Edilmesi Gereken ve Nitelikli bir Eserin Oluşumu:


Bir önceki paragraftan da anlaşıldığı üzere tarihçinin dikkat etmesi gereken en önemli
husus objektifliktir. Araştırmacı dini, milliyeti ve siyasi görüşü her ne olursa olsun çalışmasına asla görüşlerini yansıtmamalıdır. Tarafsızlık ilkesini kaybeden bir araştırmacının ortaya attığı bir bilgi toplumumda galeyan oluşmasına bile sebep olabilir. Özellikle sosyal medyanın yayılma gücünün zirveye ulaştığı modern dünyada bu durum daha kötü sonuçlar ortaya çıkarabilir.


Diğer bir gereksinim ise iyi tarihçi ve eğitmenler tarafından verilen metodoloji
eğitimleridir. Tarihçi araştırmaya başlamadan önce gideceği yolu ve gideceği yolda takip
edeceği yöntemleri önceden belirlemesi hem daha düzenli hem de daha hızlı bir araştırmanın ortaya çıkmasını sağlar. İncelenecek dönemler hakkında taranması gereken kaynakların inceleme sırasını doğru belirleyebilmek iyi bir metodoloji eğitiminin sonucudur.


Tüm bunların yanında araştırmacının kullandığı eserlerin nitelikleri büyük önem taşır.
Araştırmacı mümkün oldukça birinci el kaynakları kullanmalıdır. Literatür kaynakların birçoğu iyi niteliğe sahip olsa da her daim bilginin doğruluğu konusunda tartışmaya açıktır. Lâkin araştırmasında birinci el bir kaynağı referans gösteren bir araştırmacı okuyan kişilere daha güvenilir bir görüntü sunmaktadır. Bu durum elbette literatür kaynakların güvenilmez olduğu anlamında gelmez. Ancak araştırmacı eserinde referans olarak gösterdiği literatür kaynağın kaynakça ve dipnotlarını ve eseri yazan kişinin akademik camiada sahip olduğu atıf ve geçmişte yaptığı araştırmalarını çok iyi incelemelidir. Olası bir yanlış bilginin yayılması ilerleyen dönemlerde yanlış veya asılsız bir bilginin yayılmasına neden olabilir.

Bir tarihçi mutlaka mümkün olduğunca seyahat etmelidir. Özellikle yaşadığı
coğrafyanın dışındaki yerler ve ülkeler hakkında araştırma yapmak isteyen bir tarihçi mutlaka iyi bir gezgin olmalıdır. Gittiği coğrafyayı benimseyen bir araştırmacı birçok okuyucuyu kendine çekmeyi başarabilir.


Son olarak bir tarihçi araştırması esnasında tarafsızlık ilkesini koruyabilmek adında
kendi araştırma alanı dışında kaleme alınmış farklı düşüncelere, inançlara sahip ve farklı
milletlerde yaşayan insanların aynı tarihsel dönem hakkındaki yazdıklarını mutlaka okuyarak eserini kaleme almalıdır. Bu husus bir tarihçinin belki de en dikkat etmesi gerek hususlardan biridir. Örneği Osmanlı Devleti gibi küresel bir imparatorluk hakkında araştırma yapan bir kişinin yalnızca Türkiye’de bulunan eserleri incelemesi yetersizdir. Devletin geçmişte var olduğu yerlerdeki kaynakları incelemek araştırmacının görevlerinden biridir.


Ek olarak;
İngilizce günümüzde çok büyük bir geçerliliğe sahip olsa da araştırmacının bildiği dil
sayısının fazlalığı
her daim araştırmasında bir adım önde olmasını sağlar.


Sonuç Olarak:
Tarih bilimi her ne kadar siyasi ve kültürel olarak işlense de tarih bilimi, beşeri ve pozitif
fark etmeksizin bütün bilim dalları ile doğrudan ilişki içindedir. Bilimlerin gelişmesinde
teknoloji ile birlikte en büyük etken geçmişte yapılan yanlış ve doğrulardan esinlenilmesidir.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ünde dediği “geçmişini bilmeyen geleceğe yön veremez” sözü tarih biliminin önemini gözler önüne sermektedir.

Kaynakça

  • Heredot-Tarih
  • Marc Bloch- Tarih Savunusu veya Tarihçilik Mesleği
  • R.G. Collingwood– Tarih Savunusu

0 Shares:
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bunlar da hoşunuza gidebilir